Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) tarafından bu yıl 10’uncusu düzenlenen ve ilk defa dijital ortamda gerçekleşen 10.Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nde bir çok yenilik bir arada yaşandı.
Limak Hotels Lara’dan yönetildi
Covid 19 etkisinde dünya ve Türkiye turizmin ana konularının ele alındığı ve Limak Hotels Lara’dan yönetimi yapılan toplantı ve panellerde “Turizmin Geleceği, Geleceğin Turizmi” sloganı, bu yıl çok farklı analiz ve sonuçlar paylaşıldı.
10.Resort Turizm Kongresi’ne kaç kişi katıldı?
Bu yıl webde düzenlenen Resort Kongresi’ne; dünya ve Türkiye’den 5 binden fazla kişi katılım gösterdi.
Verilere göre; Zoom kayıt sayısı 1530 kişi, You Tube İzlenme sayısı 3.900, Web Ziyareti 4067 olurken, 24 ülkeden bağlanıldı. Katılımcıların % 54’ü desktop ve % 46’sı da mobil aygıtı kullandı.
AKTOB Başkanı Erkan Yağcı Turizmde yaşanan 10 değişimi nasıl açıkladı
Covid 19 salgını sürecinde Dünya Turizm sektörü olarak, ilk defa, bir çok ilki birlikte yaşadıklarına vurgu yapan Dr.Yağcı bu ilkleri şöyle sıraladı:
Birincisi; seyahat ve tatil talebinin topluca ve dünya genelinde dibe düştüğü zamanı ilk defa tecrübe ediyoruz.
İkincisi; Daha önce yapılan “destinasyon tercihi” anketlerinde, genelde ortalarda yer alan “güvenlik ve hijyen” durumu, ilk defa birinci sıraya yükseldi.
Üçüncüsü; Dünya devletleri ilk defa, insan sağlığını bu kadar ciddiye alırken, aynı zamanda risk alarak, işletmeleri ayakta tutacak maddi ve manevi destekleri sunma yollarını aramaya çalıştı.
Dördüncüsü; son 20 yıldır, işletmelerin ve dolayısıyla devletlerin teorik vizyon dokümanlarında sözü edilen “sürdürülebilirlik, entegre turizm” gibi kavramların ilk defa ne kadar hayati olduğunu test ettik.
Beşincisi; turizm vb alanlardaki yatırımların; değişen konuk eğilimleri ile uyumlu hale gelmesi, arz güvenliğinin ne olduğu, elimizdeki maddi değerlerin nasıl kullanılması gerektiğini, ilk defa bu kadar ciddiye almak durumunda kaldık. Ve fizibilite ile rantabıl’dan anladıklarımız ilk defa değişmeye başladı.
Altıncısı; insan kaynaklarının turizme katkısını, turizmin ekonomiye katkısından geri kalmaması gerektiğini de test ettik.
Yedincisi; Covid’e karşı önlemlerde; devletlerin, ülkelerin ve sektörün birlikte gösterdiği dayanışma ile turizmin yalnız “maddi varlıklardan” oluşan bir alan olmadığını, esasında “kültürel bir dayanışma” olduğunu da ilk defa daha net fark ettik.
Sekizincisi; Türkiye’nin Turizm Bakanlığı’nın büyük bir gayretle ortaya koyduğu 2023 Vizyon Politikası ve Stratejisi gibi, ülkelerin uzun vadeli gelişme planlarındaki; “12 ay yaşayan bir sektör olma” söyleminin, “7 gün/24 saat çalışan” bir felsefeye geçmeye başladığını da ilk defa yaşamaktayız.
Dokuzuncusu; Daha önce 9 kez yaptığımız ULUSLARARASI RESORT TURİZM KONGRESİ’nde belirtiğimiz gibi; “Turizmin Geleceği, Geleceğin Turizmi” özdeşliğinin, altı gerçekten dolu bir özdeşlik olduğunu da görüyoruz. Çünkü; gelecek, yaşanmışların mirasını içinde taşır. Eminim ki Covid ile yaşadıklarımız; “yalnız beklemekle” kalırsak, turizmin geleceğinin de ne olabileceğini ilk defa bu kadar keskin gösteren bir süreci deneyimlemiş olduk.
Onuncusu; Ülkemizin, bakanlığımız ve bakanlıklarımız liderliğinde yaptığı “Güvenli ve Sağlıklı Turizm Sertifikası” gibi dinamik çalışmalar, bize göstermektedir ki, turizm yalnızca arz-talep dengesi değildir. Bu anlamda; fiyat elastikiyetinin işe yaramadığı ve bütüncül yaklaşımın en hayati konu olduğu da ilk defa yaşanmıştır.